Volkan Gazioglu
3 min readJun 15, 2022

Uğur Mumcu, Friðrik Skúlason ve Ben

Zararlı yazılımlarla 1980'li yılların ortasından sonra tanışmaya başladık ki bu aslında kişisel bilgisayarların hayatımıza girdiği 1981'den sonrası demektir. Yani şu bizim sevgili Microsoft’umuzun, işletim sistemi MS-DOS’u (Windows’un ilkel hali) piyasaya çıkardığı yıl.

Zararlı yazılımlar, çoğunlukla Microsoft ürünleri kullananların başından hiç eksik olmadı, halen de öyle. O zamanlar bilgisayarda şu veya bu iş yapmak isteyenler mesailerinin bir bölümünü; virüs taraması yapmak, temizlemek, açılmayan bilgisayarları, çalışmayan programları kurtarmaya çalışmak, bozulan-kaybolan dosyaların peşinden ağlamak, çeşit çeşit anti-virüs programları barındırmak, bunları güncel tutmak, bunların kendilerini de enfeksiyondan korumak gibi acayip acayip işlere harcarlardı. Bombastik!

Virüsler genelde dış kaynaklı olurdu; “Brain, Vieanna, Jerusalem, Ping-Pong, Morris” ve daha niceleri… Pop şarkı listeleri gibi dönemin hit’leri olurdu.

1994 yılıydı sanırım, ben o zamanlar Ege Üniversitesi Ağ Yönetim Grubu’nda öğrenci-çalışandım. O zamanlar halkımıza Türkiye’de ilk kez Internet servisi vermenin heyecanını yaşıyorduk (Türkiye’de ilk Internet bağlantısı 12 Nisan 1993'te ODTÜ-TÜBİTAK tarafından Ankara-Washington arası yapılmış ancak ilk Internet servisi Ege Üniversitesi vakıf şirketince verilmiştir). Aynı zamanda üniversitenin akademik bilgi ağının da kurulumu ve yönetimi ile ilgileniyordum. Dolayısıyla Ziraat Fakültesinden, Tıp Fakültesine kadar tüm ağlardan da sorumluydum. Yabancı virüslere alışıktım ama son zamanlarda olağan dışı bir durum gözledim: Adı “Uğur Mumcu” olan bir virüs ortalıkta dolaşıyordu. Bunu önce; bir “isim değişikliği” (varyant) sandım ve incelemedim ancak kısa bir süre sonra pandemi olduğu ortaya çıktı.

Mumcu Virüsü veya Ugur Virus olarak bilinen bu virüs, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun faili meçhul bir suikast sonucu hayatını kaybetmesine tepki olarak yazılmıştı. Bu virüs, ‘exe’ ve ‘com’ uzantılı dosyalara bulaşarak, “Ugur Mumcu ölmedi” mesajı yerleştiriyordu. Mesaj yerleştirmekle kalsa sorun değil ama diskleri kullanılamaz, bilgisayarı açılamaz hale getiriyordu.

Mumcu virüsünün kalıbı

Yine her zaman olduğu gibi bir gece yarısı çalışırken, anti-virüs sektörünün en köklü şirketlerinden biri olan F-PROT’un kurucusu Friðrik Skúlason benimle temasa geçti ve benden numune istedi. Friðrik 1989 yılında ilk multipartite virüsü olan Ghostball’un da kaşifidir. Neyse, Eczacılık’ta maşallah bol bol vardı, biraz topladım kendisine gönderdim. Çok değil bir gün sonra F-PROT’un güncellemesi geldi.

Kim yazmış, neden yazmış emin değilim ama, Ekşi Sözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu (SSG) de bunu temizlemek için bir Pascal kodu yazmıştı sanırım.

Geçen Friðrik’e baktım, o da yılların eskitemediklerinden, kendi şirketini satmış ve başkan yardımcısı olarak devam ediyor sanırım.

Friðrik

Hava bulursam, bir başka yazımda virüsleri, nasıl “koklayarak” bulduğumu ve kendi ellerimle temizlediğimi de anlatırım.

Kişisel hayatımda (Tahtaya vurun) çok uzun yıllardır bu konular gündemimde değil çünkü ailecek Linux kullanıyoruz. Herkese de tavsiye ederim.

Yeni bir Linux kullanıcısı en iyi anti-virüs programının hangisi olduğunu soruyor: -Adamım bizde onlardan yok!

Özgür kalın, sağlıklı kalın. #milliteknolojihamlesi